30 Haziran 2009 Salı

eşek ile kurbağa (önasyalı yaratıcı asilzade don dion'un msn notlarından)

eşek der ki:
şartlar insan için hiçbir zaman eşit olmadı
eşitliği bozan da yine insan olduğu için
mesela ben şimdi evimde
sıcak bir günün içinde
bir fırının içinde
bir hamamın içinde
bir cehennemin
içindeyim
oturuyorum soğuk bir bira şişesinin yanında
şişe bir el uzaklığında
şişenin içindeki ekşi gibi
ama değil
tatlı gibi
biraz ama o da değil
yağlı mı
öyle gibi ama o da değil
tanımsız bir arpa

serinliği boğazımdan aşağı
süzülüyor
cehennemin son gününü işaret ediyor
sur öttüğünden bu yana
en güzel haber bu diyor
eşitsizler

eşitsizler
sizler
iştekiler

bir kurbağa
kırılgan
her masalda aldatılan olmaktan
eşeğe diyor kurtar beni
yükselen bu sıcaktan
al sırtına uçur beni

eşek diyor olmaz
şimdi biramı yudumluyorum
ama otur konuşalım senle
umut mu etmeliyiz soluk mu almalıyız

kurbağa olur diyor
bira güzel
eşek koşuyor buzluğa
kaptığı fıçı birayı
koyuyor kurbağanın dil atımı menziline

kurbağa diyor esriklik yaman
eşek diyor cehennem yalan
kurbağa diyor aşk haram
eşek diyor bunca zevk bunca haz
yetmiyor param

böyle böyle yükseliyor muhabbet
kokusu taa güneşe varıyor
güneş yakıcı
güneş zindan
daha bir iniyor tepelerine
kimmiş diyor bu
cehennemin ortasında alem yapan

güneş iniyor ensesine eşeğin
eşeğin kafasındaki mısırlar patlıyor
beyaz bulut bulut düşünceler
çerezi oluyor sofranın

güneş daha da kızıyor ama nafile
bunlara sıcak işlemiyor
oturuyor yanlarına sohbete
diyor nedir amacınız
nereye gidiyor bu hikaye

eşek diyor olmadı ki başı
nası olsun bir sonu masalın
sen başını bilir misin güneş kardeş kendinin,
tam bu kapıdan içeri girmeden önceki.

bak bu gerçek elimde tuttuğum
bu da görmediğin yüreğin
gördün mü hakikati bunda
gördün mü güzelliği
adaleti gördün mü ya sevgiyi

kurbağa sessiz dalmıştı uzaklara
zıpkın dedi bir anda
dilimle yakalarım avımı
zıpkın dedi
erdem çok saçma
bu dünyaya sadece ben yeterim
(aslında kurbağanın da kafasındaki mısırlar patlamaktadır
kurbağa önüne geçemediği kibir duygusunu aktarmaktadır
bu hor görülesi bi şey değildir
yüceltilesi bişey de değil
öyledir işte
o kurbağadır
eşek de eşek
güneş de güneş
bir baş yok ki son olsun
hem de güneşe diyor bunu
bu elemanlar pratikte en büyük gerçeğimiz olan güneşi sofralarına oturtup
ona ders vermeye çalışıyorlar
onun için aslında öğrenilmek istenen bence bu elemanların sonunun ne olacağı olmalı
ama bi son yok
bi baş da yok
aaa
ama bi gece var
güneşin batmak üzere olduğu bir gün var
saat 16.25
bu bilgi değiştirebilir tüm olanı)

kurbağa diyor yüreğim
yüreğim nerde derseniz onu bilmiyorum
bedenim komik bir sanrı
yüzünüze bakamıyorum:

''diyebilseydim o zaman
kozmozunuz kümes
bilebilseydim
aklıma takılanın
kanca olduğunu
yanlış oltanızın
dolanıp durur muydu
mezarımın üstünde
bu sıfatsız güneş''

(şimdiye kadar tüm olanlar sarhoşluğu giderek artan kafamın artık mantıklıca bir yerlere koyabileceği şeyler değil, işte bu yüzden bir deha olmak istiyorum
soluksuz kalmamak için. ama ne yazık isteyince olunmuyor)

ve kurbağanın bir anda sofradan kalkıp bir başka gerçekliğe geçişiyle bitiyor hikayenin bu bölümü. ama eşek elindeki patlamış mısırları ağzına atıp gevelerken, güneşin kör ettiği gözleriyle buzdolabını arıyor.

yanki go hom
şov mast go on
diyor

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

İzleyiciler