25 Haziran 2009 Perşembe

DÜNYANIN SORUNU

Gelişin

Düğün bayram.

Çorak topraklara yağmurun serpilişi.

Kuş sesleri, börtü böcek

Köylü bir şairin samimi dizeleri gibi...

Bana yeni şarkılar getirmeyi

Unutmayasın

Dallara bahar indi

Şen değilse de gönlümüz

Umudumuz olsun..

Şarkılar..

Ne olurdu ki biz hep bir ağızdan

Sussak...

Bütün kış bunu düşündük

Çare etmedi.

Günler ısındı

Çimenler ıslak

Üşüyen ayaklarımızı

Soğuk kumlara göme göme

Kumsallara adımızı yazıyoruz.

Varsın silsin dalgalar.

Gücenmiyoruz.

Ömür bitmesin istiyoruz bir yandan

Harcadığımız günlerin acısına şarap basarak

Sessizliği dinliyoruz

Güya..

Bal gibi biliyoruz

Yenilginin sesi bu...

Büyüdükçe, yaban oluyoruz.

Bu gazeteler hep yalan yazıyor

Paranın pulun bitmesi değil

Ters yüz getiren dünyayı

Telafisi yok geçen yüzyılın

Anca koyuyor acısı..

Kelimelerin gururu kırık

Ses..

Bundan bitti

Zamanın ruhuna karşı

Yürümeyi tercih ediyorum

Sakin adımlarla

Eskimemiş ruhların tınılarıyla

Şu tepeyi geçiyorum

Ötekini de

Nefes nefese

Eski bir uygarlıktan kalma bir antik kenti,

Papatyalar basmış

Hala papatyalara basmadan yürümeye çalışanlardanım

Hoşnutum.

Binlerce yıl öncesinde yürüyorum

O zamanın dualarını düşünüyorum

Kabul olmuş mudur?

Belki bir bin yıl daha var

Bizim buraları papatya basmasına

Küçülüp bir nokta gibi kalıyorum ya

O zaman anlıyorum,

Benim değil,

Dünyanın sorunu...

Silverland

Nisan’09


1 yorum:

  1. İyi şiir yazan bir kadına rastlamak güneş tutulması kadar ender bana. bu gidişle sen, güneşimizle aramıza girmekten vazgeçmeyecek kendi gümüş ışığını yayacaksın kente.

    YanıtlaSil

İzleyiciler