10 Ağustos 2009 Pazartesi

Bir İntiharın İçyüzü

-Bir devam öyküsü-

Sözcüklerden bir halat yapıp geçiriyorum özenle hazırladığım ilmiği boynuma. Her sözcük yerini buldukça daralıyor ilmik. Ölüm şeklimi kendim seçtim, bana yakışanı bu.

Beni olsa olsa bir şiir öldürebilir.

Gülme, her şiirde öldürüyorum kendimi biraz daha. Kadınla erkek eşittir diyorum hala. Ölürken de aynı şeyi söylüyor olacağım. Beyin loblarının içinde olan biteni çözemediler hala. Çözdüklerinde herkes çok şaşıracak. Gülme, anlamaya çalış biraz.

Bile bile ölüyorum. Benim yazgım bu, bu olmalı, kendi yazgımı kendim yazmalıyım. Bir yazara yakışır şekilde. Seni tanıdığımda başındaydım öykümün. Şimdi sonundayım, sen hep o öyküde oldun, ama bilmeden ölümüme de sebep oluyorsun. Şimdi son söz ölümün.


Hatırlar mısın, kaza süsü verilmiş bir ölümden daha vahim olanı bir kazaya kurban gitmektir demiştin bir keresinde. Gülmüştüm, dudağımın kenarındaki endişeyi saklayarak. Ne acı ki ben ikisini de seçmiyorum. Ben intiharı seçiyorum. Bile bile ölüyorum. Bu son öykü kendim için olacak-diğerlerinin hepsi seninle birlikte yaptığımız şu duvarda bir sanat eseri gibi duran kitaplığımın en alt rafında mavi telli dosyanın içinde. Mavi telli dosyayı hatırlamış olmalısın- gülümsediğini görüyor gibiyim- ehliyetini çıkarmaya gittiğimizde birbirini tekrar eden kişiler ve işlemlerden biriydi bizimki. Karşımızdaki görevli, ehliyeti yeniden çıkarabilmemiz için yapmamız gerekenleri, ezberini iyi yapmış bir öğrencinin kendinden emin tavrıyla, dilekçe, 6 vesikalık fotoğraf, bir tane de mavi telli dosya olarak sıraladıktan sonra ilgisini önündeki bilgisayara çevirerek artık gitmemiz gerektiğini belli etmişti aklınca. Mavi telli dosya vurgusunu o an algılayamayıp sıra ona geldiğinde, aynı cehennemin içinde biryerde dosya alınan yere gelip işi sadece telli dosya- düzeltiyorum mavi telli dosya hatta sadece bir çeşit mavi telli dosya- satmak olan kişiye;


- Telli dosya alabilir miyim, demiştin verilen görevleri artık tamamlıyor olmanın verdiği rahatlıkla.


Oysa karşımızdaki adam yaptığı işin ciddiye alınmadığını düşünüp - oysa kendi gerçekliğine savaş açtığının da farkında değildi zavallı- üstüne basa basa:


- Mavi telli dosya mı? diye sorduğunda yaklaşık saniyenin onda biri zamanda durumu algılayıp şaşkınlıkla karışık alay ifadesi takınmanın bir çuval inciri berbat edebileceğini ve işimizin ertesi güne sarkabileceğini ışık hızıyla farkettikten sonra şaşkınlıkla karışık alay ifademizi içimize atarak evet demiştik ikimiz de adama. Ne olur ne olmaz diyerek iki tane aldığımız o mavi telli dosyalardan birini bana vermiştin o gün. Şimdi öyküler ve şiirlerim duruyor içinde. O mavi telli dosyayı al benden sonra. Gün gün beni bu son öyküye getiren herşey orda. Her sözcük yerli yerinde, ne bir eksik ne bir fazla.

Şimdi bunları sana neden anlattığımı düşünüyor olmalısın. İnsan olarak yaşadığımız her anın bir anlamı var da ondan. O önemsiz gibi görünen mavi telli dosyanın ve işi sadece o mavi telli dosyayı satmak olan adamın. O adam onu yazmam için ordaydı. Bunu düşündün mü hiç? Ve ben de bu yüzden ölüyorum.

Beni olsa olsa bir şiir öldürebilir.

Bile bile ölüyorum. Benim yazgım bu, kendi yazdıklarımla ölmek. Her sözcük zehirliyor beni biraz daha. Ocağı da açık bırakıyorum eğer ihanet ederse onlar bana.

Hoşçakal,

1 yorum:

  1. şiirler yazman için burada..hadi "bir intihar"ı da ekle buraya...

    YanıtlaSil

İzleyiciler