22 Temmuz 2009 Çarşamba

Adınla çağır beni

Beğenin ya da beğenmeyin, onaylayın ya da onaylamayın, aşk hangi şekilde kendine yer bulursa bulsun, madde değildir esas olan. Aşkın nerede, ne zaman geleceği ve ne izler bırakacağı ve sizin onu nasıl karşılayacağınız, neleri göze alıp nelerden vazgeçeğiniz sizi siz yapan şeydir. Uzun zamandır okuduğum ve - kendi içeriğinde ilk diyebileceğim- en güçlü romanlardan biri Andre Acıman'ın romanı. 17 yaşındaki Elio ile profesör anne babasının eve her yaz davet ettiği akademisyen konuklardan biri 24'ündeki Oliver'ın zamana yayılan ve bu çerçevede çok başarılı bir şekilde detaylandırılan ilişkisi. Elio ve Oliver'ın başlangıçta soru işaretleri ve zaman zaman takıntıya dönüşen sessiz iletişimi, zamanla kendine fiziksel boyut da kazanıyor ve bunu yaparken verdiği -belki de genel geçere göre rahatsız edicidir bu ve bu anlamda homofobik olanların kitabı okumaması tavsiye edilir- detaylarla okuyucuya önemli deneyimler kazandırıyor.

Diğerlerinden ya da birbirlerinden gizli giyilen eşyalar, üstü kapalı ve bu yüzden nerdeyse çözümlemeye kadar algılanmamış gibi görünen oysa her iki tarafı da sürekli oyalayan mesajlar, evle, evin içinde ve dışında olup bitenlerle ilgilenirken aslında temelde birbirlerine vermeye çalışılan mesajlar, sözde kayıtsızlıklar, limonata, güneş kremi, kitaplar, espadriller, renkli kalemler, Akdeniz esintileri, Marzia, Chiaria ve Vimini..1980'lerin ortasında italya, entellektüel bir aile ve bu ortamda kendine yer bulan güçlü bir öykü.

Aşk’ı okurken hissettiğim eksiklik yüzünden bırakıp bir öneriyle başladığım Adınla Çağır Beni, bir nefes çekişi sürede okuduğum ve belki de okuduklarım içinde içinde aşkı en başarılı şekilde anlatan kitapların başına yazdırdı adını. Sonra Aşk’a devam ettim, o boşluk tamamlandı, eşzamanlı Adınla Çağır Beni’yi tekrar okudum.

Bunca aşktan sonra fırtınanın hızını kesmeyecek bir kitap...Bilen, duyan var mı?


Kitapta altı çizilenler
“Daha sonra”
“Daha sonra değilse ne zaman? “
“Cor cordium”
“Durursan öldürürsün beni/durursam öldür beni”
“Roma’nın her tarafında Erosla karşılaşıyorduk çünkü biz onun kanatlarından birini kesmiştik ve daireler çizerek uçmak zorundaydı “
“Kime kendi adımla hitap edecektim şimdi ben? “
“Pasquino Heykeli”
“Fenesta Ca Lucive”
"Doğa bizim en zayıf noktamızı bulmakta ustadır. "
“Parce que c’etait lui, parce que c’etait moi”
“Çünkü o benden daha çok bendir” Bronte
"O akşam beraber oturur sert bir eau de vie içeriz
Thomas Hady, Well Beloved
“Ölürken bir sana elveda diyececeğim.” ve
“Kendi adınla çağır beni”
Bach'ın Goldberg Varyasyonları, hatırlamak için

Adınla çağır beni, Andre Aciman, Sel Yayıncılık, Haziran 2009,

A.N

1 yorum:

İzleyiciler