Güzel Zamanlara Mıhlanmış Bir Kız Çocuğu
Alsancak’tan Teşvikiye’ye yürüyorum koşar adım.
Eski evlerin pencerelerinde çiçek büyütüyorum.
Tramvay bekliyorum.
Telaşım yok.
Acele etmek günlük dilimizde kullanılmıyor o vakitler,
Mutluluk ölmemiş, yüreğimde yaşıyor,
Mutluluk diye bir “an” var,
Bir kere elimden kaçarsa..geri gelmeyecek..bunu henüz bilmiyorum.
Büyüklere anlatılan şehir masallarını yemiyorum.
Bu bir yenme-yenilme mevzusu değildir.
Hele uyum ve alışkanlıkları içeren sosyolojik bir mevzu hiç değil.
Canlılarla ise, ilgisi yok,
Ruhlarımızın üstünde ve ötesinde bir boyutta.
Korkarım uzağına düşüyorum zamanın,
Uçlarında dolaşıyorum
Bildiğin üçbuçuk atıyorum,
Bu gece hemen şimdi
Çık şu Yeşilçam ya da Gazi Kadınlar sokağından, tut omuzlarımı
Silkelenip kendime gelmemi söyle yeniden
Kestane tezgahlarına çarpa çarpa
Kaçsam da.
Al bunlar anahtarlarım
Tek tek aç şu kilitlediğin kapıları
Anahtarımı bırak, git lütfen.
korkarım uzağına düşüyorum zamanın...gümüş bu ne kallavi sözdür, nedir bu canım,ciğerime kadar işledi, tuzla buz etti beni...harikasın, korkarım bundan kurtuluş yok, korkarım yaz diyor birileri, yaz...
YanıtlaSilHep o kitaplar yüzünden:)) kestane tezgahlarına çarpa çarpa kaçmak, yazmak istiyorum...
YanıtlaSil